Ortodontide Diş Çekimi
Bir vakadaki yer darlığının ölçüsü, çekim kararını etkileyen sebeplerin başında gelir, özellikle sınır vakalarda yer darlığı mümkün olduğu kadar doğru ölçülmelidir.
Ortodontik tedavi planlamalarında diş çekimi tartışmaları yıllar önce başlamıştır. Bir vakadaki yer darlığının ölçüsü, çekim kararını etkileyen sebeplerin başında gelir, özellikle sınır vakalarda yer darlığı mümkün olduğu kadar doğru ölçülmelidir. Uzak röntgen resmi analizleri ve ortodontik model analizleri bu konuda en büyük yardımcılardır.
Yüz iskeleti tipleri de çekim kararında etkili faktörlerden biridir, ön yüz dik boyutlarının arttığı tiplerde çekim endikasyonu varken, ön yüz dik boyutlarının azaldığı tiplerde diş çekiminden kaçınmak gerekir.
Sürekli diş çekimi ile ilgili kuralları genel olarak şöyle sıralayabiliriz:
- Diş çekimi yer darlığının merkezinde yapılmalıdır.
- Çekimden sonra, dişlerin yürümeleri sırasında eksen eğimlerinin bozulmamasına, hatta eksen eğimlerinin düzelmesine neden olacak dişlerin çekilmesi gerekir.
- Çekim zamanı takvim yaşına göre değil, diş sürmesinin durumuna göre belirlenir.
- Yapılacak çekimler ön tarafa doğru kaydıkça, çekimlerin simetrik olması zorunludur. Bu kural bukkal bölge dişleri için geçerlidir.
- Kesici dişlerin çekimi, geç kalınmış vakalarda ve özellikle alt çenede söz konusu olabilir.
- Bazı durumlarda ortodontik olarak en uygun dişler yerine devital, devrik, çürük dişlerin çekilmesi gerekebilir.
Fasial görünümün son şekli; kontrolü elimizde almayan, yumuşak doku, burun, çene gibi yapıların gelişimine bağlıdır. Bunun için küçük yaşta, yüzün son görünümünün nasıl olacağını tahmin etmek zordur. Bu açıdan, çekime karar vermeden önce hastanın, tedavinin ilk safhalarına nasıl cevap verdiği çok iyi gözlenmelidir.
Büyümenin altında yatan mekanizmalar tam olarak bilinemediği için, yüzün ileriki yaşlarda alacağı görünüm tahmin edilerek diş çekimine karar vermeyi sakıncalı bulan araştırıcılar vardır.
Ancak günümüzde, Ricketts tarafından geliştirilen büyüme ve gelişim tahmin yöntemi pek çok klinik tarafından benimsenerek kullanılmaktadır.
150.00 vaka incelenerek geliştirilen bu yöntemde normlar, 50 sefalometrik parametre değerlendirilerek tespit edilmiştir. Sefalometrik yorumların en gerçekçi şekilde belirlenmesi için, yaş grupları, hacimsel farklılıklar, etnik ve ırksal karakteristik özellikler göz önünde tutulmuştur.
Belirli zaman dilimleri için ortalama büyüme miktarları tesbit edilerek her sefalometrik noktanın büyüme yönü ve miktarı belirlenmiştir. Bu yöntemden yararlanılırken; doğruya ne kadar yakın olursa olsun yine de bir tahmin olduğu gözden uzak tutulmamalıdır.
"Kabul edilebilir bir estetik ve stabilizasyonun sağlanması için diş çekimi düşünülmelidir" fikrini ilk ileri süren C.S.Cas 1921 yılında diş çekimlerinin; ancak tedavilerin fasial protrüzyon oluşturmadan bitirilmesinin imkânsız olduğu durumlarda tercih edilmesi gerektiğini savunmuştur.
1945 li yıllarda Tweed çekimsiz tedavi ettiği bir grup hastada relaps eğiliminin oldukça fazla olduğunu gözlemlemiş ve sagittal genişletmenin fasiyal estetiği kötü yönde etkilediğini tespit etmiş, aynı hastalar çekimli tedavi edildiğinde dengeli bir profile kavuşulduğu görülmüştür.
Raymond Begg'de çekimsiz tedavilerin stabil olmadığından bahsetmiştir. Çekimli tedavilerde, Angle tarafından bulunan apareyi kendine göre değiştirmiş ve buna Begg apareyi ismini vermiştir
H.Margolia adlı araştırıcı çekim stratejisinin belirlenmesi üzerinde yaptığı çalışmalarda, sıkışıklık bölgesine yakın diş olmaları nedeniyle küçük kazı dişlerinin çekilmesi gerekliliğini savunmuştur. Çünkü hastaların büyük bir çoğunluğunda anterior ark parametresi yetersizliğinin söz konusu olduğu ve pek çok vakada birinci küçük azıların çekimlerinin öngörülmesi gerektiği belirtilmiştir.